Eğitim sistemimiz nasıl bir öğretmene
ihtiyaç duyuyor? Öğretmen modelimiz nedir? Öğretmen öğrencilerin
istenilen bilgileri buldukları bir "arama motoru" mu,
yoksa onları geleceğe hazırlayacak bir "hayat kılavuzu"
mudur? Tüm bu sorulara cevap bulursak eğitim sürecinde öğretmenin,
sadece önüne konulmuş ders müfredatını yetiştirmeye çalışan
"nesne" konumundaki bir eğitim materyali mi, yoksa
öğretmenin öğrencilerin farklılıklarını keşfederek, problem
görme ve çözme kapasitesini geliştirmeye çalışan "özne"
konumunda bir şahsiyet mi olduğu sorularına da cevap bulmuş
olacağız. Aslında tüm bu sorular cevaplandığında öğretmen
bilen, terbiye eden, yol gösteren, öğreten, irşad eden bir
şahsiyettir hakikati karşımıza çıkacaktır. Peki o zaman
Nurettin TOPÇU'nun da ifadesiyle "ruh inşacısı"
konumunda olan öğretmende bulunması gereken vasıflar nelerdir?
Okullarımız medeniyet taşıyıcısı kurumlarsa, öğretmende bu
yapının içinde öğrencilerin “istikamet taşı” konumundaki
asli unsurdur. Eğitim ve öğretimin asli unsuru öğretmende
bulunması gereken vasıfların en başında “yeterlilik”, “güven
duygusu” ve “etkileyicilik” gelmektedir.
Bir öğretmen için “yeterlilik”
ön koşuldur. Ben yeterliyim diyebilmek, yeniliğe ve değişime her
an açık olmayı gerektirir. Fedakârca kutsal bir görevi yerine
getirmeye çalışan cefakâr öğretmenlerimizin, "yeterlilik"
derecelerinin geliştirilmesi için atılması gereken çok önemli
adımlar vardır. Bu adımların neler olduğunu eksiklikleri ifade
ederek ortaya koyabiliriz. Öğretmen yetiştirme sürecinin
sağlıksız işleyişi; tecrübe paylaşımındaki yetersizlik;
hizmet içi eğitim seminerlerine gereken önemin verilmeyişi;
teknolojiyi kullanabilmedeki kapasite eksikliği; eğitim sürecindeki
gaye ve inanç birliğinden yoksun oluş; öğretmenlerimizin
yeterliliğinde negatif bir durum oluşturmaktadır. Yapılması
gereken açık ve nettir, o da bu olumsuzlukları ortadan kaldıracak
adımlar atmak.
Toplum içinde bireyler hem toplumsal
statüleri hem de bilgi ve donanımları ile kendilerine "güven"
duyarlar. Medeniyet değerlerimiz içerisinde öğretmenin saygın
bir yerinin bulunmasına rağmen, günümüzde modern okul
zihniyetinin arka planı, öğretmenlerin sosyal statülerini
zedelemiş, toplum nezdindeki saygınlığı giderek azaltmıştır.
Bu durumun başlıca sebepleri arasında, yeterlilik sorunu (buna
değindik) ve öğretmenlerin ekonomik kaygılar neticesinde ikinci
hatta üçüncü bir iş yapmak zorunda kalması ve toplumda bu
nedenle öğretmenlik mesleğinin bir tutku ve özveri işi değil,
para kazanma işi gibi algılanmasına sebebiyet vermiştir. Bu
negatif algı öğretmenlerin iç dünyasında ezilmişlik
psikolojisine kapılmasına yol açarak güvensizlik duygusunun
gelişimine sebebiyet vermiştir. Öğretmenlerin bu sarmaldan
kurtarılması gerekmektedir. Bu olumsuzluğun giderilebilmesi,
öğretmenlerin ekonomik kayıplarının karşılanması ve böylece
motivasyonlarının üst düzeye çıkarılarak, kendilerine olan
güven duygularının geliştirilmesine bağlıdır. Ayrıca atıl
kalarak akamete uğrayan her değişim hamlesinin öğretmene de
fatura edilmesi, öğretmenin mesleki yeterliliğine olan güven
duygusunu zedelemektedir.
Eğitim sürecindeki bir öğretmenin
en büyük niteliklerinden biri de “etkileyici” olmasıdır.
Aslında etkilemek eyleminin özünde liderlik vardır.
Öğretmenlerimiz kendini ne derece de lider hissediyor: “Ben
öğrencimi değiştirebilirim, ben okulumu değiştirebilirim, ben
çevremi değiştirebilirim” diye. Bu kapsamda "öğretmen
liderliği" kavramı üzerinde önemle durulmalıdır. Sürekli
öğrenen, kendini geliştiren, yenileyen, işbirliğine ve paylaşıma
açık “öğretmen liderler” öğrenciyi etkiler, topluma
katılır, meslektaşını motive eder, risk ve sorumluluk alır.
Öğretmen liderlerin yetişeceği eğitim iklimini oluşturmakta,
ilk önce en büyük sorumluluk öğretmenlerin kendine, daha sonrada
okul müdürlerine ve üniversitelere düşmektedir.
Netice itibariyle öğretmeni öğrenciye
rol modeli olacak karakter konumunda algılayan bir eğitim sitemine
ihtiyacımızın olduğu açıktır. Şu anda bu tip bir öğretmen
yetiştirme stratejimizin yetersiz kaldığını üzülerek müşahede
ediyoruz. Ancak medeniyet değerlerimizi geleceğe taşımak iddiamız
varsa ki ülke olarak var diyoruz, o zaman öğretmene gereken
değerin verildiği bir eğitim reformunu hayata geçirmek
zorundayız.